17 Ekim 2020 Cumartesi

 #01 ADANA.....  :) 


Birkaç gündür,hangi kanalı açsam 'ADANA' diyor.

01 olmanın ayrıcalığı sanırım. 
Bu yıl,geleneksel Lezzet Festivali,pandemi nedeniyle dijital ortamda yapılınca,televizyon kanalları akın etmiş ADANA'ya.
Adana'nın yemek kültürünü ekranlarda görünce,ne kadar tok olursanız olun,o kebaplar,tatlılar,şırdan,mumbar.....
Tam,yaşanacak yer. 
Adana'nın,çok yeri var gezilecek,nefes alınacak.Bu nedenle,çok şanslı bir şehir.
Yanıbaşı Yumurtalık,Karataş ,'Denizi yok' diyenlere Seyhan Baraj Gölü.....
Her ne kadar betonlaşmaya doğru hızlı bir ivmesi olsa da, her yerde,eski Adana'yı bulmanız mümkün.
Bulvarları,Kumaşçıları,pasajları,ünlü Taş Köprüsü,barajın kıyısında sıra sıra dizilmiş lüks otelleri ve lokantalarıyla başka bir dünya Adana.
Dünyanın hiçbir yerinde,istediğiniz bir porsiyon kebabın yanında,o ikramları bulamazsınız örneğin.
Sipariş vermenize de hiç gerek yok,söylemeden donatırlar masayı.
Olsa da yesek kıvamına geçmeden,sabahın en erkeninde ,Gençlik Köprüsünden geçerek yürüyüşe çıktım.
Gençleşmenin bir yolunu bulur muyum o köprüden geçerek bilmem ama deneyeceğim. 
Kuşlar,ördekler,kargalar,güvercinler;kimseye aldırmadan uyuyan arada bir de,havlayan köpekler....
Sazlıkların arasından esen rüzgar,mest etti beni.
Öyle uzun bir süre uğramamıştım ki buraya.
Anılarım canlandı,huzuru buldum.e, biraz da gençleştim elbette. 
Spor yapmak,oksijene doymak,suyun içindeki hayatı izlemek için mutlaka gitmeli göl kıyısına.

Dip not:Burdan,bir ihbar olsun:Saat,7.30'da,iki adam,belki yüzlerce gümüş balığı yavrusunu av için malzeme olduğunu söyleyerek toplamıştı.
Bilmem ki,bu iş yasal mıydı?
Gölde,balık bırakmayacaklar gibi algıladım,Umarım,yanılıyorumdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder