Bugün pazar...
En sevdiğim gün. 

Sabahın köründe, nedendir bilmem müzikle uyandım.
Müzik dediysem, dışarıdan gelen şarkı-türkü değil elbette.
Bu saatte, duyulacak tek müzik, kuşların sesleri, bir de ta uzaktan gelen horozların sesidir.
İnsan, günü nasıl tamamlarsa, sabaha da öyle uyanıyor belki de.
Müziği seviyorum. İyi bir dinleyici olmaya çalışıyorum. Asla ve kat'a şarkı söylemem. Çevremdekilere hakaret ve eziyet sayarım bunu.
O derece kötü bir sesim var çünkü. 

Tanrı, yetenek vermediyse ben ne yapayım, değil mi?
Ama iki şeyin olmasını çok isterdim. Biri, bir enstrüman çalmak, diğeri de güzel bir sesle şarkı mırıldanmak ama zerre müzik kulağım olmadığı için hayıflanıp duruyorum ve iyi seslerden iyi şarkılar dinlemeyi seçiyorum.
Benden bu kadar.
Dün akşam, bir programa denk geldim.
Sezen Aksu ve Ajda Pekkan..
Her ikisi de, müziğin baştacı iki müzik insanı. Besteleri, yorumculukları en klas iki kadın....
Ve programda iki kadın şarkıcı var.
Biri, Sezen Aksu 'nun' Son Bakış ' şarkısını, diğeri de, Ajda Pekkan' ın 'Son Yolcu' şarkısını söylüyor.
Allah Aşkına, düşün şu güzel şarkıların yakasından ve o güzelim şarkıları rahat bırakın.
Böyle rezalet yorum olur mu?
İnsanız, şarkılar duygularımıza yön veren güzel şeyler ama bir şarkıyı söylerken ve dinlerken içimizde o hissi duymalıyız.
Aşık Mahsuni ' nin,' Kaşların Arasına Dom Dom Kurşunu Değdi ' türküsünü göbek atacak forma getirmek ayrı bir başarı elbette.
Bunu da, yine genç bir kadın şarkıcıdan dinledim ve beğenmedim.
Sanırsınız ki, iki kaşınızın çatına dom dom kurşunu değmedi de, kulağınızı ardına çiçek taktınız ve mutlusunuz.
Şarkıları, türküleri bozmayın lütfen ve iyi bir yorumcu değilseniz, evinizin banyosunda avaz avaz söyleyin, sizi en fazla ev ahalisi duyar ama ekranda 'Son Bakış' ve 'Son Yolcu' gibi iki klas sanatçının şarkısını böyle yorumlamak akla zarar ve cesaret doğrusu.
Beğenmedim ve zaten, kanalı da değiştirdim.
Son dönemde, her ne kadar şarkı söylemesem de, iyi bir dinleyici olmaya çalışıp, müzik dünyasını çok yakından izlerim çünkü; atölyemde, sürekli müzik eşlik eder bana.
Seviyorum ayrı konu ama son nesil çıkan genç sanatçıların, hangi dilde şarkı söylediğini anlayamıyorum inanın.
Türkçe söylüyorlar, belli de, telaffuzlarını anlamak mümkün değil.
Merakımdan, ne diyor bu gençler diye şarkıların sözlerini açtım, o sözlerle, yorumlarının alakası yok.
Önüne gelen şarkıcı oluyor demek ki.
Bu işin, bir kalite çıtası da yok.
Dün, Sacit Aslan 'ı izledim, gazino yıllarını anlatıyordu canlı yayında.
Müziğin ve gazino kültürünün yozlaşmasını dinlerken,
' Nerde kaldı, Zeki Müren' in sahneye çıktığında çatal-bıçağın bırakıldığı günler, nerde şimdi müziğin geldiği nokta' dedim.
Keşke, gazino kültürü yaşasaymış.
Tanık olmayı isterdim doğrusu o yıllara.
Nietzsche' nin de dediği gibi, 'Müziksiz bir hayat hatadır' ve ben de, pazar günümü asla müziksiz geçirmem.
Kahvaltım, pazar kahvem hep müzik eşliğindedir.
Bakalım, listeden kim çıkacak?
Kaşlarının ortasına dom dom kurşunu mu değer, yağmur öncesi gibi yaş mı dolar bilmem? 

İyi pazarlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder