Bugün Pazar...
En sevdiğim gün.

Bugün Babalar Günü.
Varlık nedenimiz.
Anneler Günü, çok daha önemseyerek kutlanıyor ama Babalar Günü aynı heyecanla kutlanmıyor.
Oysa, her ikisi de dünyaya gelme nedenimiz.
Peki, neden böyle?
Anne, dokuz ay boyunca içinde büyütüyor bizi. Göbek Bağı denen o bağ, en bağlayıcı şey, anne çocuğu.
Doğum sonrası ki, bazı babaları tenzih ediyorum, baba uzaklaşıyor ve mesafeli, korkulan, tehdit edilen bir bireye dönüşüyor nedense.
Babalık da, tıpkı Annelik gibi öğrenilmesi gereken bir süreç.
İnsan, nasıl ki, hiçbir şeyi bilmeden doğuyor ve büyüdükçe öğreniyor: Anne Babalık da böyle.
Çocuk, yalnızca kadının sorumluluğunda değildir ama Babalar, genelde uzak duruyor.
'Baba otoritedir, Baba serttir, Baba güçtür, Baba, yaslanılacak dağdır ' denir denmesine de; Baba, duygusal bağlamdan uzak kalınan bir bireye dönüşüyor ve Baba, sevgisini göstermiyor çocuğuna.
Hep gördüğümüz Baba modeli değil mi bu durum?
Böyle öğretiliyor aslında erkeklere.
Eski Babalar böyleydi, sert, otoriter, korkulan.
Yeni nesil Babalar, çocukla ilgilenen, eğlenen, daha güzel Baba.
Doğrusu da bu elbette.
Babamla, çok yaşama şansım olmadı ama yorgun bir Babaydı benim Babam.
Ben de isterdim, birlikte büyümeyi ama yine de kendimi şanslı buluyorum. O kısa yıllarda bile çok şey öğrendim Babamdan.
Babasını hiç tanımadan büyüyen çocuklar var çünkü.
İyi Baba olmak, çocuğunuzun en büyük şansı.
Baba olmak önemlidir ama Baba olmayı başarmak her Babanın harcı değil.
Babalık vasfı olmayan ne çok Baba tanıyorum ve çocuklarını çok talihsiz buluyorum doğrusu.
Böyleleri için 'Keşke Baba olmasalardı ' diyorum. Hak etmiyorlar çünkü Baba olmayı.
Çocuğunuz, sizin bir parçanız oysa.
İnsan, gurur duymalı, sevgisini, şefkatini göstermeli ölene kadar.
Babam, nurlarda uyusun başta olmak üzere, çocuğuna Baba olmayı başarmış, bütün Babaların Gününü kutluyorum.

İyi Pazarlar.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder