14 Nisan 2014 Pazartesi

Çok içimden geldi bir Bodrum anısı anlatayım. 
Yıllar önce,Bodrum'a gittim.Güya kafamı dinleyeceğim.Bodrum'da da ne kafa dinlenir ya ! 
Akşam yemeğinden sonra,Halikarnas'ın oraya gittim.Bir yandan müzik dinliyorum,diğer yandan lazer gösterilerinden,kalenin ışıklarına,tümünün de yakamozlarla birleştiği ışıltıyı izliyorum.
Kıyıda zakkum çiçekleri ve banklar var.
Gözüme bir bankı kestirdim ve Bodrum'u dinliyorum gözlerim kapalı.
Ah Orhan Veli.Buna da vesile oldu ya! 
Göz ucuyla da,yaklaşan iki genci izliyorum.Biliyorum neler olacağını ama çaktırmıyorum.
Güneydoğu'dan,Bodrum'a çalışmaya gelmiş,dünyadan bi'haber işçiler vardır ya! Amelelik,garsonluk falan yapıp,bir de yabancı geline kapağı attılar mı hayatlarını kurtaracak cinsten.
Neyse,beni yabancı sandılar ve aralarında konuşuyorlar.
-Bak! Önce ben konuşacağım.Hangimizi seçerse,diğeri kabul edecek falan. 
Bilmiyorlar ki,az sonra başlarına ne gelecek? 
Yanıma oturdular.Keyfimi bozdular ya,kızmaya başladığımı bilmiyorlar.'' Good Evening'' diye,Türkçe aksanlı İngilizce parçalıyorlar. 
Sesimi çıkarmıyorum elbette.
Birbirlerine ''Lan,bunun ingilizcesi neydi?''diye konuşuyorlar,bir sonraki sözcüğü doğru söylemek için. 
İkisine de döndüm ve ''Arkadaşlar,şu yakamozların güzelliğini görüyor musunuz?''diye sordum.
Gözlerindeki derin hayal kırıklığını yazmıyorum bile. 
Bana döndü birisi ve ''Yakamoz ne?''diye sorma hatasında bulundu.
Bunları karşıma aldım ve yakamozun ne olduğunu,Kalenin ışıklandırılmasındaki güzelliği,müzenin önemini,Bodrum'da her karşılaşılan kadına sulanılmayacağını falan anlatıyorum. 
Çocuklar,ki;benden belki birkaç yaş küçüklerdi,bana döndüler ve o vurucu tümce döküldü ağızlarından;
Özür dileriz abla. Bi'daha olmaz. 
Ve yanımdan bir kedi sessizliğiyle uzaklaştılar.
Bilmem ki,şimdi,nerde ne yapıyorlar?

Ve o gece müziğin ritmi,ışıltılar ve yüzümdeki gülümsemeyle son buldu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder