Pazar sabahına nasıl başlar,günü nasıl devam ettirirsiniz?
Barış Manço'nun bir şarkısı vardır,bilirsiniz.
Romantik bir anında,sokaktan geçen satıcı bağırır:
''Domates,biber,patlıcan.
Bir anda bütün dünyam karardı,bu sesle sokaklar yankılandı....''
diye de devam eder.
Bakınız,pazar günü,hele bir de aydınlık bir gün ve sıcacık bir güneş varsa,gün zaten güzel başlamış demektir.
Keyifle yapılan kahvaltı ve sonrasında içilecek pazar kahvesi de üstünün bonusudur.
Saksıdaki son ekmek kırıntılarını yiyen serçeleri izliyorum,duvarın üstünde kendi gölgesini kovalayan yavru kediye gülümsüyorum.Anlayacağınız keyif içindeyim.
İşte o anda.....
Tabi ki,sokaktan bir satıcı geçmiyor.Telefonum çalıyor,sabahın 9'da.
''Bu kim ya,beni sabah sabah rahatsız eden''diye söylenerek açıyorum ki....
Karşımda,çocuklarına yardım ettiğim çingene diyeyim de,siz anlayın;asla aşağılamıyorum.Yalnızca öyle anılıyorlar.
Yahu! Benim telefonum özel.Ulufe gibi de dağıtmadığıma göre,nerden bulmuşlar,nasıl öğrenmişler bilmiyorum ama bana pazar sabahı telefon açıp da,''Çocuğumun Priması bitti,alır mısın?''diyen bir ses duyarsanız,siz ne yaparsınız?
Bakamayacağı çocuğu doğurduğu yetmezmiş gibi,devletten yeşil kart almıyor gibi,çocuk başına 150 lira götürmüyor gibi,çocuğunun bezi için bir de benden yardım istiyor.
Bu devlet,benim çocuğuma bu yardımları yapıyor mu?
Ben şikayet etmiyorum da,bunlara ne oluyor anlamıyorum ki?
Bunlar,uzaktan bakınca,beni kesinlikle KOÇ ya da SABANCI'ların varisi falan gibi görüyorlar anlaşıldı.
Bir de,piyasanın en pahalı bezi PRİMA diyor.
Tanrım,aklım sana mukayyet.
İçimden bir la havle çekiyorum ve ......
Pazar günümün içine...... diyeceğim,ayıp olacak.
Adamlara iyilik yaptım,nerdeyse nüfusuma alacağım.
Bi'düşün yakamdan allah aşkına.
Gidip en iyisi kahvemi içeyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder