Pazar günü ne hoş bir gündür benim için.Ruhuma işleyen tembelliğin doruk noktasına ulaştığı içindir belki de.
Hava kapalı.Hiç sevmem güneşsiz bir günü.Güneş,hep aydınlık,sıcaklık verir bana.
Göğün mavisi de eksik kaldı bulutlardan.
Biraz Pollyannacılık oynamalı ve kötüden iyi nasıl çıkarılır bakmalı.
Kahvaltı masası,hep pencerenin dışını gösterecek konumdadır.Kuşları,Kumruları görmek gerek sıcak çayı yudumlarken.
Bizim,bağımlı serçeler balkon demirine tünediler yine ama ekmek konmamış henüz.Bazıları iyice obezleşmiş.İyi mi yapıyoruz bunca beslemekle kötü mü bilmem.
Bahçede,kediler de var.Serçelerin en büyük düşmanı oluyorlar.Evin kedisi değiller ama besliyoruz ya,bizi evsahibi yerine koydular belli ki.
Maşallah,yemek saati geldi mi,sokakta serenada başlıyorlar koro olarak.
Komşularla az kaldı mahkemelik olacağız bu kediler yüzünden ama olsun,gittiği yere kadar beslemeli tüm hayvanları.
Kuşların,tüneyip de beklemesi vicdanımı sızlatıyor.Bu kuşlar da mı öğrendi nedir?Sürekli şakıyıp vicdan mı yapıyorlar acaba?
Ben tokken,onlar aç kalmasın deyip,ekmek içlerini didiyorum küçük küçük.
Serçeleri izlerken,bazılarının karnına gözüm takılıyor.Üremeye hazır bir anne adayı olduğunu anlıyorum.İçimi bir sıcaklık kaplıyor.
Serçeleri hiç izlediniz mi yakından?
Dişi serçe yemek yerken,erkek serçe bizim saksıdaki çiçeklerin önce dallarını sonra da kokan çiçeklerini gagasıyla koparıp yuva yapmaya götürüyor.
Belli ki,dişisine kokulu çiçekle sevgisini sunacak.
Bir serçe kadar olamayan,dünya kadar ruhsuz erkek olduğunu düşünüyorum.
Bunları belgesele çekip,hepsini sandalyelere bağlayıp,zorla izletme düşüncesine kapılıyorum.
Bakın,görün,kuşlar bile sevdiğine değer veriyor.Siz neden yapmıyorsunuz demek istiyorum.
Sonra da,''Böyle gelmiş,böyle gider.Bütün aşklar vuslata erinceye kadar önemli''diyerek;
Bu kuşların da yavruları olduğunda,erkek kuşun bir daha çiçek götürmeyeceğini düşünüyorum.
Sonuçta,o da bir erkek değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder