8 Nisan 2014 Salı

Madem çocuklar dedik,yaşadığım bir öykü....
Birkaç yıl önceydi.Erzak paketi artmıştı ve okul müdüründen yardım istedim son paketi vermek için.
Müdür,bana bir adres verdi.Evi zar,zor bulduk kardeşimle.
Ev dediğime bakmayın,bir göz oda ve tuvaleti,bez bir perdeyle örtülmüş ve dışarda bir biriket yığınından oluşmuştu.
Evin önünde küçücük bir bahçe vardı,nane,maydanoz ekili.
Neyse,bir kadın çıktı,ağzında nerdeyse hiç dişi yok.Ama inanın,belki benden çok küçük ancak çok daha yaşlı görünüyordu.
Utandığımdan kadına paket getirdiğimi söyleyemiyorum.Rencide ederim korkusu var üstümde.
Kocası ölmüş,iki çocuğu var ve 8. sınıfa giden oğlu,okul çıkışı bir eczanede kalfalık yapıyormuş.Evi geçindiren kişi,o çocukmuş yani.
Çocuk da öyle başarılı ki,onca yokluğa ve tuhaf yaşam koşullarına rağmen....
Müdür söylemeseydi ne o çocuktan ne de burnumuzun dibindeki yoksulluktan haberim olmayacaktı.
Bir de yaşadığımızı iddia ederiz oysa,gözümüz çoğu yerde kapalı,farkında değiliz.

Neyse;utana,sıkıla paketi verdik kardeşimle;kadın,o dişsiz haliyle bize döndü ve ''Ne olur içeri gelin ve bir kahve yapayım size''diye nerdeyse yalvarıyor.
Evinde kahve var mıydı bilmiyorum ama onca yoksulluğa rağmen bize ikramda bulunmak için çırpınması başka bir şeydi.
İşte,yurdum insanı böyledir.Bakmayın siz vicdanları sağır güruha.Bizler,içimizde hala insanlığı yaşatıyoruz.

Bahçesinde yetiştirdiği iki dal naneyi,maydanozu vermeye çalışması da.....
O insanların elinden,emeğinden yenir mi Allah aşkına?
Nasıl bir çaresizlikti size anlatamam.O perdeyi hiç unutmadım.Bir daha gidemedim o eve ama haberini aldım.O çocuk büyümüş ve üniversiteye başlamıştı.
Hatta aklıma düştü,yarın oraya bir bakayım. 

Yıllar geçiyor,çocuklar büyüyor,bizler yaşlanıyoruz ama anılar peşimizi hiç bırakmıyor gördüğünüz gibi.
Sanırım yaşlanmak dedim. 
Anılar bunca çoğalıyorsa kaçınılmaz son mu nedir? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder