#Kadınların duygularını hiçleyen,yaşanmışlıklara saygı duymayan,sevdaya hoyratça davranan erkekler vardır.
Böyle erkeklerin aydın insanlardan çıkması daha da kötü aslında.
İki olaydır bana bunları düşündüren
İlki;Yaşar Kemal'in,ölünce ''Beni,Thilda'nın yanına gömün''demiştir.
İkinci eşi,Ayşe Semiha Baban'a,tabutun üstüne toprak atmasını söylemişler,atmamış.
Neden biliyor musunuz?
Onca yılın yaşanmışlığını hiçleyen ve ilk eşinin yanına gömülmeyi isteyen bir Yaşar Kemal'in,onu yeterince sevmediğini anladığından.....
İkincisi de;Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun eşine yaşattığı acı.
Mari Gerekmezyan,heykel bölümü öğrencisidir.Bedri Rahmi,ona aşık olur.Mari hastadır.Tedavi için,Bedri Rahmi,tablolarını satar.Bunlardan eşinin haberi yoktur.
Karadutum,
Çatalkaram,
Çingenem şiirini de Mari için yazar ve Mari'nin ölümünün ardından ağlayarak okur.Bunu gören eş ne yapar peki,gider.
Bedri Rahmi,eşinin ardına düşer ve ikna eder.
Ta ki,Bedri Rahmi öldüğünde,Eren Eyüboğlu,oğlunu karşısına alıp''Babanı hiç affetmedim.Senin için döndüm''diyene kadar da,kimse bu dönüşü anlamaz.
Kadınlık gururu böyledir.
Aldatılmayı affeder gibi görünse de,asla unutmaz ve içinde bekletir.
İki örnekte de gördüğünüz gibi ya toprak atmayı reddeder,ya da ölümün ardından içindeki hiç geçmeyen kırılganlığı açıklar.
Nazım Hikmet'i de sevmem örneğin.
Onca şiir yazdığı kadınlara çok acımasız davrandığını düşünmüşümdür.Her çiçeğe konan arı misali,nerdeyse,gördüğü her kadının ardına düşmüş ve kadınları terk etmiştir.
Geride kalan kadınların duygularını önemsememiştir üstelik.Şair,ya acıdan ne aşktan beslenir ama bu erkeklerin egosu zirve yapmış belli ki,kadınları çiğneyip,geçmişler.
Ya tersi olsaydı ve Ayşe hanım,''Beni,ilk eşimin yanına gömün''deseydi....
Ya Eren hanım,Bir erkek resim öğrencisine aşık olup,ona tablolar yapsaydı....
Yaşar Kemal ve Bedri Rahmi,bunları içine sindirir miydi?
Emin olun,HAYIR!
Böyle erkeklerin aydın insanlardan çıkması daha da kötü aslında.
İki olaydır bana bunları düşündüren
İlki;Yaşar Kemal'in,ölünce ''Beni,Thilda'nın yanına gömün''demiştir.
İkinci eşi,Ayşe Semiha Baban'a,tabutun üstüne toprak atmasını söylemişler,atmamış.
Neden biliyor musunuz?
Onca yılın yaşanmışlığını hiçleyen ve ilk eşinin yanına gömülmeyi isteyen bir Yaşar Kemal'in,onu yeterince sevmediğini anladığından.....
İkincisi de;Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun eşine yaşattığı acı.
Mari Gerekmezyan,heykel bölümü öğrencisidir.Bedri Rahmi,ona aşık olur.Mari hastadır.Tedavi için,Bedri Rahmi,tablolarını satar.Bunlardan eşinin haberi yoktur.
Karadutum,
Çatalkaram,
Çingenem şiirini de Mari için yazar ve Mari'nin ölümünün ardından ağlayarak okur.Bunu gören eş ne yapar peki,gider.
Bedri Rahmi,eşinin ardına düşer ve ikna eder.
Ta ki,Bedri Rahmi öldüğünde,Eren Eyüboğlu,oğlunu karşısına alıp''Babanı hiç affetmedim.Senin için döndüm''diyene kadar da,kimse bu dönüşü anlamaz.
Kadınlık gururu böyledir.
Aldatılmayı affeder gibi görünse de,asla unutmaz ve içinde bekletir.
İki örnekte de gördüğünüz gibi ya toprak atmayı reddeder,ya da ölümün ardından içindeki hiç geçmeyen kırılganlığı açıklar.
Nazım Hikmet'i de sevmem örneğin.
Onca şiir yazdığı kadınlara çok acımasız davrandığını düşünmüşümdür.Her çiçeğe konan arı misali,nerdeyse,gördüğü her kadının ardına düşmüş ve kadınları terk etmiştir.
Geride kalan kadınların duygularını önemsememiştir üstelik.Şair,ya acıdan ne aşktan beslenir ama bu erkeklerin egosu zirve yapmış belli ki,kadınları çiğneyip,geçmişler.
Ya tersi olsaydı ve Ayşe hanım,''Beni,ilk eşimin yanına gömün''deseydi....
Ya Eren hanım,Bir erkek resim öğrencisine aşık olup,ona tablolar yapsaydı....
Yaşar Kemal ve Bedri Rahmi,bunları içine sindirir miydi?
Emin olun,HAYIR!
Aşk'ı yaşamayı yalnızca kendilerine hak gören bu erkekler yüzünden ne çok kadın gözyaşını içine akıtıyordur,kim bilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder