7 Temmuz 2019 Pazar

#Bir yıl aradan sonra yine Zorkun Yaylası...
Çocukluk yıllarımın çılgın kalabalığı yok artık. Zaten. ortada pek çocuk da yok, en azından bu çevrede.
Her ev sakin şimdilik.
Ben çocukken, her evde gece yarılarına kadar süren okey oynanırdı. Hatta, öyle iddialı olurdu ki oyunlar, taşların şakırtısı, hele ki, okey atılıyorsa, çığlıklar, eğlence doruk noktasında olurdu.
Şimdi, hepsi mazi oldu artık.
Sessiz sinema oynadığımız günler, göğe uzanan alevlerin kıvılcımları, annemin, bütün mahalleye dağıttığı patlamış mısır ve fıstıklar....
Hepsi mazide kaldı.
Bahçeden içeri girdim, henüz tomurcukta, mis kokulu beyaz zambaklar karşıladı beni. Birkaç güne kadar açarlar artık.
Hamak, yine her zamanki yerinde kurulmuş ; elma ağacında, bu yıl elma sayısı artmış, Çınar, biraz daha büyümüş, ceviz ise çok şükür bir adet ceviz vermiş,onu da sincaplar yer nasıl olsa. 😉
Tahta tavandaki budaklarda, yeni anlamlar belirmiş ve ben yine unuttum kağıt-kalem getirmeyi.
Hep böyle oluyor. Bir telaşla yola çıkıyorum, geldiğimde unuttuklarım aklıma düşüyor.
Neyse....
Bir dahakine artık! 🙂
Anılar, anılar....
Nereye dönsem bir el izi, bir ses, bir adım görüyorum.
Çocukluğumun geçtiği evim, bahçem, ailem.
Bir sihirli değnek olsa ve o yıllara dönsem yeniden.
Şurda babam dursa, şurda annem yemek pişirse, şurda abim yine salıncak kursa, şurda ablam, şurda.....
Ne çok anı var içimi kuşatan yayla evimizde.
Biz de burdan geçtiğimizde, arkamızdan kim bilir, kimler ne anılar biriktirecek?
Gecenin sessizliğinde bir uçak geçiyor şu anda uzaktan.
Onun da içinde insan öyküleri.
Kim bilir, nerden nereye...
İki günlük beylik benimkisi.
Sonrası nasıl gelir bilmem?
Zorkun Yaylası....
Hava buz gibi, sesler kesildi, herkes uykuda.
Sabah kuş sesleriyle güne uyanmak.... ❤️

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder