16 Ekim 2022 Pazar

 'Ellerini başının arkasına al ve hayata katlanabilirmiş gibi yap.'

Bu sözü seviyorum.
Kim, dünyayı umursamadan yaşayabilir ki?
Sorumluluklarımız, geçim davası, bir yerlere yetişme telaşı derken, hayata katlanabilirmiş gibi yapıyor çoğumuz.
Ekranda, İstanbul' daki bienalleri, konserleri, sanatsal olayları kıskanarak, üzülerek izliyorum.
Ama benim de atölyem var, kıyısından köşesinden sanata bulaştığım.
Yetiyor mu?
Elbette hayır!
Bir telaş, bir koşturmanın içinde yorgun düşüyorum ve yapacağım birçok şeyi erteliyorum atölyemde.
Bazen, 'hadi bir çılgınlık yap, atölyeyi kapat, ortadan kaybol' demiyor da değilim ama bitmemiş, yarım kalan işler çok.
Sorumluluk işte. 🤗
Yarın, sıkı bir çalışma temposuyla sezonu açıyorum.
Ve bugün, atölyeyi sil baştan temizleme, düzenleme günüm.
Her yer resim, heykel, boya, obje dolu.
Birine emanet edilecek gibi de değil.
Mecburen ben yapacağım.
Riski göze alamam.
Ortalığı darmadağın ettim, bir an döndüm baktım atölyeme....
Valla işin yoğunluğundan kaçmak istedim,yalan yok. 😉
Halının altına tozu süpüren, bir elinde cımbız bir elinde ayna kadınlara dönmeyeyim diye;
Sabahtan bu saate kadar da sanat aşkı olmaz ki! 🙂

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder