Küçük, minicik bir üretici olarak, çiftçilerimizin ellerini öpmek gerek inanın.

Hava koşulları, bağ bahçenizin kaderini belirliyor.

Çukurova...

Tarımın kalbi.

Zeytinlerimizin, Zeytinyağı hasatı için yağmuru ve doğru zamanı bekliyoruz.

Salamura kısmını önceden bitirdik.

Sırada yağı var.

Bu bölgenin nem oranı çok yüksek. Hastalık etmeni ve riski o kadar yüksek ki, narenciyenin de, zeytinlerin de, tarım ürünlerinin de bakımı, ürün kalitesi, hasat işlemi değişkenlik gösteriyor.

Bugün, hurma ve narları topladım.

Cidden çok zor bu işler.

Keşke, bu kadar emeğin karşılığı sorunsuz olsa ama Akdeniz Meyve Sineği başa bela bir etmen.

Ne kadar bakım yaparsanız yapın, engel olmak çok zor.

Eğer, yüzlerce dönüm alanda tarım yapmıyorsanız, mücadele yönteminiz de ona göre şekilleniyor.

Ama her sonuç bir deneyim elbette.

Zeytin hasatı sonrası budama ve bakım işleri başlayacak.

Hani, beni sürekli zeytinler konusunda uyarıyorsunuz ya!

İşin ehli insanlardan yardım alıyorum zaten.

Emeksiz yemek olmuyor biliyorsunuz.

Her yıl, aynı işlemler tekrar tekrar yapılıyor ama iklim yüzünden daha çok efor, daha çok yorgunluk oluyor bizim gibi üreticilere.

Toprak kirlenmesin, hava kirlenmesin, börtü böcek ölmesin, doğaya en az zarar derken, ürünleri korumak çok zor oluyor.

İyi ki, yüzlerce dönüm toprağımız yok.

Ya bir de olsaydı!

Ağacın emeğine acıyorum. Bitkinin çabasına saygı duyuyorum.

Bu nedenledir, geçmişimizin bize bıraktığı her şeye sahip çıkma heyecanımız.

Ömür yettiğince elbette.

Bir de uyarı olsun: Yediğiniz meyve - sebzenin kaliteli olmasına dikkat edin lütfen. İçinden, her an sürpriz çıkabilir çünkü.

Hurma, Nar, Portakal, Mandalina hatta Domates...

Riskli gıdalar.

Yerken, içine iyi bakın derim. Ya da, gözünüzü kapatın yerken.