5 Haziran 2014 Perşembe

Şanlıurfa'ya dair......
Bir kenti keşfetmeye çıktığınızda tarihi dokusu,insanı,yemek kültürü,giysileri,takıları,caddeleri,sokaklarını mutlaka görmeniz gerekiyor.
Uzun bir yolculuk Urfa;eğer otobüsle gidiyorsanız.
Yollardaki mola yerlerinde,bedava tuvalet hizmeti vermek,ortada ne tuvalet kağıdı ne de kağıt havlu yok demek oluyor.
Elbette,yurdum insanının bir türlü tuvalet temizliğini öğrenmemesi de ayrı konu.
Geniş otoyollardan,sayısız viyadüklerden ve uzun tünellerden geçiyorsunuz.İşin üzücü yanı,Urfa'ya gidene kadar ortada nerdeyse hiç ağaç yok.O yollara evet de,ağaç nerde?
Bu nedenle kuraklık had safhada ve fıstık ağaçları verimsiz artık.
Suriyelilere kurulan konforlu Konteyner kentlerin önünden geçiyoruz.Onca lüks aracın sahibi kim,bu kadar yoksulluk varsa?
Urfa'da,dilenen sayısız Suriyeli çocuk ve nerdeyse şehri istila etmiş Suriye halkını görünce,''neler oluyor''diyorsunuz doğrusu.
Nesli tükenmekte olan Kelaynak Kuşlarını görmeli mutlaka.Yaşam alanlarının nasıl daraltıldığını,insanların nasıl acımasızca doğaya kıydığını anlamak istiyorsanız eğer...
Urfa,peygamberler Şehri diye biliniyor.Her yer tarih kokuyor.Hanlar,hamamlar,müzeler ve Balıklı göl ve Halfeti ve mistik bir havası olan,yemekleri inanılmaz lezzetli bir güzel kent.
Harran'ı,Göbeklitepe'yi ve daha bir çok keşfedilecek yeri varken;
Mutlaka görülmeli diyorum.


 Ayrıca;
 Urfa'da,sıcaktan sığınılacak ağaç gölgesine hasretken,o,upuzun ve kara kıyafetlerin içindeki,türbana dolanmış kadınların,bu sıcakta, nasıl olur da sıcaktan bayılmadan gezdiklerine hayret ettim inanın.
İnsan,hiç mi terlemez Allah aşkına?Bunların giysilerinin içinde klima sistemi mi var? 
Bir de güzel koksalar keşke?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder