7 Haziran 2014 Cumartesi

Üniversite yılları deyince anılar bitmiyor elbette. 
Her anı iyi de olmuyor.Bazıları öyle tatsız ki,aklınıza geldikçe bile içiniz bulanıyor inanın.En azından benimkisi öyle.
Çok pimpirikli bir yapım vardır.herkes de bilir bunu.
Bir sorun bakalım niye? Sordunuz mu? 
Hemen bir anıyla olayı pekiştirelim:
Üniversite 2. sınıftayım.Çemberlitaş Kız Yurdunda kalıyorum.
Yurtları bilirsiniz,kalabalık,banyo,tuvalet sınırlı.Hijyeni kim kaybetmiş ki siz bulasınız? 
Yemekhanelerinde ise;her gün nerdeyse İstanbulluların milli yemeği Kapuska pişer.Ortalık lahana kokusundan geçilmez.
Mecburen salata-pilav ikilisini yiyorum.
Nerde,annemin o şahane lahana sarması ?Kapuska neymiş? 
Neyse;yemeğimi aldım,masaya geçtim.Pilavı yiyorum ama gözümün ucuyla bir hareket var,çaktırmadan takip ediyorum tabldot tabağımı.
Benim marul salatasının sosunu beğenen yeşil bir kurt salatamda turluyor. 
Iyyy durumuna girdim hemen ve tabldotu aldığım gibi müdürün odasına girdim.
Kadıncağız da yemek yemiyor mu o anda? 
Tabağı masasına bıraktım.Bana öfkeyle baktı.Ben de ona tabii ki.
Kimse bana böyle bakamaz. 
''Tabağa bakar mısınız?''dedim.Bir yandan lokmasını çiğniyor ve.....
Bakmasıyla, keyifle salatama sulanan kurdu gördü ve ağzındakini çıkardı.
Yurtta kalıyoruz diye bize bu kadar kalitesiz,hijyene bulaşmamış yemek yedirilir mi?
Haksızlığa hiç gelemem. 
Tabağı bıraktım ve çıktım odadan.
Bir daha İstanbul'da hiç salata yemedim.Yurtta da hiç yemek yemedim.
Bütün öğrenciliğim,ekmek arası peynirle geçti İstanbul'da.
Bunca huyu kapmışsam,bir sorun bakalım niye? 

Anılar çok elbette.
Ben,hiç İstanbul'da yaşar mıyım?

Gezmeye eyvallah. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder