#Bergen filmine gittiniz mi?
Ben gitmedim, gitmeyi de asla düşünmedim.
Bergen'in trajik öyküsünü zaten biliyorum.
Kozan Belediye Başkanının, kadın cinayetlerine duyduğu, göz yaşartıcı hassasiyetini de okuyunca....
Gazeteci mi ne, Cem Küçük demiş ki: 'Kim diyor hayat pahalı diye?
Bergen filmine 7 milyon insan gitti, 140 milyon hasılat yaptı. İnsanlarda para olmasa, sinemaya, kafelere gidebilirler miydi?
Herkeste para var, hayat pahalılığı yok.'
Hay senin engin bilgi birikimine ve zekana...
Bir de tersinden okumalı olayı: İki yıldır,pandemi nedeniyle film sektöründen beslenen yüzlerce,belki binlerce insan işsiz kaldı.Bu insanların,aileleri yok mu geçindirdiği?
İyi ki, bu film çekildi de, sektörde insanların evine ekmek gitti.
Bugün, bu kadar sıkıcı gündemden doğaya açılayım istedim.
Atölyemi kapattım, yürüdüm, yürüdüm...
Orman havası iyi gelir dedim ama, havada oksijen yerine toz bulutu olunca, doğru mu yaptım bilmiyorum?
Yeşilin her tonu, insanı rahatlatıyor ama ormandaki çöplerin varlığı, biz insanoğlunun doğaya duyarsız düşmanlığını da gösteriyor.
Bergen filmiyle, enflasyonu kıyaslayan Cem Küçük 'e bir fırsat da ben verdim bugün.
Dönüyorum, birden onu gördüm. Bu mevsimde, en sevdiğim ve en kısa ömürlü şey, Çağla.
Patlıcan' ın 35 TL. olduğu ülkemizde, Çağla gibi ekstra bir ürünün ucuz olmasını beklemiyorsunuz herhalde?
Fiyatı ne olursa olsun acımam, alırım Çağla'yı.
Birden, aklıma Cem Küçük geldi.
Şimdi...
Bu zata göre, ben, Çağla'yı alabiliyorsam, ülkede hayat pahalılığı yok demektir. Enflasyonda da abartacak bir şey yok.
Benim gibi, o tezgahtan herkes Çağla aldı nasıl olsa.
Bu demektir ki: Çağla, alınıyorsa, herkeste para varsa, kimse yoksulluk edebiyatı yapmasın.
Bir sinema bileti 30-40 liraymış. O parayı bulup veren, yoksul sayılabilir mi?
Ben demiyorum, o diyor.
Yani, Cem Küçük.
Türkiye, Türkiye olalı, böyle kıyaslama yapan zekada insanları görmemişti.
Çok şükür, çok şükür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder