25 Aralık 2022 Pazar

 23 Aralık 1978...

Uyku tutmaz bu tarihte. Kalbim sıkışır, canım yanar.
Bu fotoğrafı ben çekmiştim Zorkun Yaylasındaki evimizde.
Küçüktüm, fotoğrafa çok meraklıydı Abim.
Hani, üstten bakar, pozu ayarlar ve çekersiniz ya, öyle bir makinesi vardı ve bana vermişti bu kare için.
Belki de, son fotoğrafıydı bu.
23 Aralık....
Nasıl da soğuk ve yağmurlu bir gündü.
Bu sabah, saat en geç 7'de, Annem, Babam ve kardeşlerimle yaptığımız son kahvaltı.
Birazdan, Babam ve iki Abim dükkanımıza gidecek.
Annem, ev işlerine başlayacak.
Klasik ev hali.
Bilmiyoruz, bugün son aile günümüz olduğunu.
Ve günlerden cumartesi.
Ve biz, sıradan, herkesin sevdiği, saydığı, kendi halinde bir aileyiz.
Kimseye zararımız yok, kötülüğümüz yok.
Tek suçumuz, Babamın CHP' ye oy veren, tanınan, sevilen biri olmasıydı.
Akşam...
Göğü delen silah sesleri.
Ve biz, Babamın ve iki Abimin eve gelmesini bekliyoruz.
Gelmiyorlar.
Gelemiyorlar.
Sonrası, kanın yağmura karıştığı cadde, ağıtlar, gözyaşı, acı ve yarım kalan yürüyüşler...
Kim anlar bunu?
Sizin evinizden de arka arkaya tabutlar çıkmamışsa, bir Annenin çığlıklarına, çektiği acıya tanık olmamışsanız
Sakın!
O katillerden birinin fotoğrafını paylaşmayın, mezarına gidip de dua etmeyin, canımızı daha fazla yakmayın.
Sakın!
Dilerim, toprak bile kabul etmesin onu.
Diğerlerine gelince...
Bizim çektiğimiz acıların aynısını dilerim hepiniz yaşarsınız.
20 yaşında, henüz 20 yaşındaydı.
Hayatını, geleceğini, hayallerini çaldınız bugün.
Nasıl?
Rahat uyuyor musunuz, ellerinizdeki kanla?
Bir 1 kişi, ayakta ve açık hava görseli olabilir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder