14 Kasım 2015 Cumartesi

#Geçen yılların birinde,bir belgesel izliyordum.
Anne zürafa,yeni doğum yapmıştı ve yavrusu zorlukla ayakta durmaya çalışıyordu.
Hayvanlar,bizim gibi değildir,çabucak doğal yaşama uyum sağlarlar.Kısa süre sonra,yavru da ayağa kalktı annesine yanaştı.
Buraya kadar olağan bir belgesel elbette.
Yavru,birden düştü ve öldü.Annenin,yavrusunu burnuyla kaldırmaya çalışması dakikalarca sürdü ama yavru ölmüştü.
Ölümün kokusunu alan diğer hayvanlar alana toplanmaya başladı.Anne gidince yavruyu yiyeceklerdi.Doğanın kuralıydı bu,çünkü beslenme zinciri böyle işliyordu.
Anne zürafa,akşama kadar ölen yavrusunun başında bekledi,aç,susuz.Anne yüreğiydi onu orda tutan.
Afrika'da gün batarken,akşamın kızıllığı kurak araziye düştüğünde,anne zürafa için gitme vakti gelmişti.
Yavru için yapacak bir şey yoktu ve diğer hayvanlara yem olacaktı. Usulca döndü,yavrusuna burnuyla dokundu.
İşte o anda bir şey oldu.
Annenin gözlerinden bir damla yaş süzüldü.
Bir an,yanlış mı görüyorum dedim.Hayvanlar ağlar mıydı ki?
Belgeseli izlerken,o son sahnede gözlerimden yaş süzülüyordu.
Belki de anne olmanın duygusal ağırlıydı.
Bu belgeseli hiç unutmadım ve.....
Paris'te yaşanan vahşet için 'Siz de Ankara'da bizim canlarımız gittiğinde üzülmüş müydünüz?' diyen yazıları gördüğümde....
Hayvanlar kadar olamıyoruz ona üzülüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder