5 Eylül 2025 Cuma

 Yaşadım!

Erik ağaçları şahidimdir
Yıldızlar şahidimdir.
Yaşadım.
Böyle diyor şiirinde Bedri Rahmi.
Hasat yapılan tarlaların, kurumuş, sıcak doğanın kıyısından, yeşil çam ağaçlarının yanından ve mavi gökyüzünün altından geçerek, Zorkun Yaylası'ndaki evimize geldik.
Yayla, çok sakin, ıssız, sessiz ve hüzün dolu.
Şansımıza su akıyor ama yaylada çoğunluk olmayınca suyu kullanan da yok haliyle.
Akşamın karanlığı çöktü yaylaya. Mahallede, yalnızca tek tük kalmış evin ışığı ve sokak lambası yanıyor şu anda.
Uzaktaki bir evden cam sesleri geliyor.
Bu sesi tanıyorum.Yayla bitimi yüzlerce kavanoz domates salçası yapma hazırlığının sesi bu.
Kavanozları yıkıyor kadın.
Çocukluğumda, bu avluda bağırtı çağırtı, gülmeler, koşmalar, çocuk sesleri vardı ama şimdi kimse kalmadı.
Babamın masası var avluda. Üstüne, 'bir gün gider miyiz ki' diye aldığımız Paris-Londra desenleri olan örtüyü serdim.
Yeşil, sarı ve turuncuya boyadığım sandalyeler var karşımda.
Annem, nasıl da kızmıştı bunları boyarken.
'Ne diye kendini yoruyorsun kızım ' diye söylenmişti.
Avludaki diğer evimiz.
Yıllardır boş duruyor.
Oysa, bir zamanlar, Abime demli çay taşırdım tahta merdivenlerinden çıkarak.
Birkaç yıl önce, akşamın karanlığında kapıya gelen Kirpi'ye su verdiğimi anımsadım birden.
Kaç senedir kirpiler de yok ortada.
Bu yaz, öyle kurak geçti ki her yerde, bahçemizdeki çiçekler kurumuş, ağaçlar, meyveye duramamış, ölü gibiler.
'Su hayattır' diye boşuna dememişler.
Bir çay koydum kendime.
Karşımda, turuncu renkli boş sandalye var.
Bir zamanlar bu sandalyelerde Babam, Annem, Abilerim, Ablam, Anam ve Dedem ve ailem oturmuştu.
Şimdi, yapayalnız bir avlu.
Eşyalar kaldı ama onlar yok artık.
Bahçedeki erik ağacına bakıyorum , tek bir erik bile yok üstünde.
Bedri Rahmi gibi şahit olmak da gerek hayata ama dallar boş.
Ne hüzünlü bir akşam.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder