Zorkun Yaylasından...
Ormanlarımızı, doğayı, hayatımızı ne kadar da hor kullanıyoruz .
Sanki, tekrarı varmış gibi.
Bitecek inşallah.
Biraz kuşların sesini dinleyeyim, biraz plan yapayım diye an'ı beklentiye aldım almasına da , susuzluktan kırılan meyve ağaçlarını, Sonbahar 'ı beklemeden yapraklarını döken Çınar 'ı ve görüş açımdaki kuruyan Çam Ağacını görünce ' Su yok ' diye feryad eden yurdum insanının hoyratlığı, siyasilerin ikbal peşinde koşarken kıyılan, yakıp yıkılan ormanları, zeytinlikleri düşündüm de ...
Kuşlar, ne yapıyor acaba şimdi?
Tabii, kaldıysa üç-beşi.
Ceylanlar, sürüngenler, yaban hayatı.
Ne yapıyor acaba şimdi kalanları?
Cayır cayır yandı haftalardır güzel yurdum.
Bir ağaç kaç yılda yetişiyor, bir orman kaç yılda oluşuyor?
Bir kibrit çöpüne bakıyor yok olması.
Çok ağaç görüyorum böyle kurumuş, çürümeyi ,kesilmeyi bekleyen.
Yaylanın geneli boş. Suyun olmadığı, kısıtlı verildiği yerde hayat olur mu?
Bu yıla kadar, hiç bu kadar satılık ev ilanı görmemiştim doğrusu.
Zorkun Yaylası da sıradanlaştı.
Ne güzeldi çocukluğumun anıları.
Şimdi hepsi mazi oldu, gidenlerle kalanlarla.
Hala yakılmamış ormanlardan biri burası ve hala çeşit çeşit kuş sesi var.
Bu da bir şans elbette.
Böyle yazıyorum ama siz okumadınız, kimseler de duymadı hala yanmadan kalan ormanın varlığını.
Buraya da göz dikerler de sonra....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder