#İzmir'in kurtuluş günüydü 9 Eylül.

Anacığım,nurlarda uyusun hep derdi ki:'Kumaşı iyi değilse,en iyi terziye de versen iyi elbise çıkmaz.'
Her zamanki gibi annem yine haklıydı.
Bir yere gittiğinizde nezaket,zarafet,kibarlık,saygı gibi davranış biçimlerini takınırsınız.
Misafirperverliğin adıdır bu ve biz,toplum olarak hep konukseverliğimizle tanınırız.
Yani eskiden öyleydik sanırım.

Haberlerde,İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nu ve orda bulunanları.izliyorum
Ortada iyi kumaş olmayınca sonuç haberlerdeki gibi oluyor maalesef.
İzmir'de,İzban projesiyle 126 km'lik içme suyu şebekesinin yenilenmesi törenleri vardı ve kürsüde başkan konuşurken,meydandaki kalabalık 'Erdoğan' sloganları atıp,İn aşağı,konuşma 'deyince,işin içine siyaset giriverdi bir anda.
Sanırsınız ki,o projeyi Erdoğan yaptı babasının parasıyla ve başkan da dekor olarak konuşuyor.
Nankörlüğün bu kadarını İzmirliler yapmazdı ama yine kumanyaya mı toplandılar acaba?
İzban projesi yerel yönetimin projesi ve bakanlık % 50 katılıyor.
Yani,Erdoğan sloganı atılacak bir durum yok ortada.
Sorun,sloganların ötesinde kürsüye çıkan başbakandaydı.
Koskoca bir ülkenin başbakanı,bulunduğu konumu hala algılamayıp,nezaketten uzak konuşmaları nasıl yapar?
Halka,başkanın ‘Erdoğan sevgisine tahammül edemediğini’
Aziz başkanın şekeri var. Sinirden bir şeker çıktı, vitesler attı. Ama öfke onun olsun, sevgi bizim olsun. Hoşgörü İzmir’in olsun.”söyleyebilmesinin adını koyamıyorum doğrusu.
Bu kadar alt üslupla konuşan bir başbakan olur mu?
Vites atmak ne demek?
Kaldı ki,ne giyiminde bir yakışan var ne de konuşmasında.
Ülkenin başbakanı,yaka bağır açık konuşma yapar mı?Kravatı nerde?
Vites atmaktan söz eden bir insanda kravat arıyorum.

Benimkisi de laf işte.

Anacığımı anıyorum; ortada iyi kumaş yoksa,terzi neylesin?