#Elimde STEFAN ZWEIG'ın AMOK KOŞUCUSU kitabı var birkaç gündür.
Toplum olarak, ne kadar saygısız,seviyesiz,kültürsüz bir çizgiye sürüklendiğimizi anlamak için ekranları izlemek yeterli.
Toplum olarak, ne kadar saygısız,seviyesiz,kültürsüz bir çizgiye sürüklendiğimizi anlamak için ekranları izlemek yeterli.
Altı aydır,uzman doktorların birbirine attığı tenis topuna döndüm.
Bu doktorlara baktığımda,bunları ilkokuldan başlayarak tıp fakültesine getiren eğitim sisteme hatırı sayılır bir gönderme yapıyorum.
Sağlıkta her şey düzeldi diyen cahillere de bir çift sözüm olsun:MR çektirmek için on gün ve ötesi,sonuçları almak için onbeş gün ve ötesi dediğinizde,belki de lüzumsuz çektirilen MR'ler,usg'ler,tedaviler,ilaçlarla çözümsüzlüğe,vakit kaybına ve ekonomik girdiyle sonuçlanan bir süreçteyim.
Hani,sağlıkta sıra beklemiyorduk,her şey ücretsizdi? Bunu anlamak için eczaneye gidin de görün neymiş sağlıktaki devrim!
MR'ye girenler çoktur elbette içinizde.Benim gibi klostrofobisi olanlar için çekilmez bir durumdur.
Kalbiniz yerinden çıkmaya durur o anda.
'Çıkarın beni burdan diye'çığlık atmak istersiniz ama dayanırsınız mecburen.
Randevu saatine kadar çok gerginim elbette ve kanalları tarıyorum.Yemekteyiz diye bir program gördüm.
Yemek yarışması.
İnsanlar,evlerinde diğer yarışmacıları ağırlıyor sofrada.
Oktay,Dilek,Esra,Recep diye sıralanıyor yarışmacılar.
Hayatımda,bu kadar terbiyesiz,küstah,adap bilmeyen,görgüsüz insanları bir arada görmedim.
Bunlara hiç aile terbiyesi verilmemiş olmalı ki,konuştukları sözcükler,birbirlerine hitabetleri yerlerde sürünür ölçüsüzlükte.
Misafir gidilen evde de,ev sahibinde de bir ağırlık olmalı.
Okullara mutlaka bir görgü dersi koymak gerekiyor bunları izleyince.
Bu doktorlara baktığımda,bunları ilkokuldan başlayarak tıp fakültesine getiren eğitim sisteme hatırı sayılır bir gönderme yapıyorum.
Sağlıkta her şey düzeldi diyen cahillere de bir çift sözüm olsun:MR çektirmek için on gün ve ötesi,sonuçları almak için onbeş gün ve ötesi dediğinizde,belki de lüzumsuz çektirilen MR'ler,usg'ler,tedaviler,ilaçlarla çözümsüzlüğe,vakit kaybına ve ekonomik girdiyle sonuçlanan bir süreçteyim.
Hani,sağlıkta sıra beklemiyorduk,her şey ücretsizdi? Bunu anlamak için eczaneye gidin de görün neymiş sağlıktaki devrim!
MR'ye girenler çoktur elbette içinizde.Benim gibi klostrofobisi olanlar için çekilmez bir durumdur.
Kalbiniz yerinden çıkmaya durur o anda.
'Çıkarın beni burdan diye'çığlık atmak istersiniz ama dayanırsınız mecburen.
Randevu saatine kadar çok gerginim elbette ve kanalları tarıyorum.Yemekteyiz diye bir program gördüm.
Yemek yarışması.
İnsanlar,evlerinde diğer yarışmacıları ağırlıyor sofrada.
Oktay,Dilek,Esra,Recep diye sıralanıyor yarışmacılar.
Hayatımda,bu kadar terbiyesiz,küstah,adap bilmeyen,görgüsüz insanları bir arada görmedim.
Bunlara hiç aile terbiyesi verilmemiş olmalı ki,konuştukları sözcükler,birbirlerine hitabetleri yerlerde sürünür ölçüsüzlükte.
Misafir gidilen evde de,ev sahibinde de bir ağırlık olmalı.
Okullara mutlaka bir görgü dersi koymak gerekiyor bunları izleyince.
MR'deyim.Gözümü açmamak için kendimi kasıyorum sürekli çünkü açarsam,yüzüme gelen aleti görüp,paniğe kapılacağım.
Gözlerimi sımsıkı kapatıyorum ve aklımdan az önce okuduğum AMOK KOŞUCUSU'ndaki doktorun kadının peşinden çılgınca koştuğu sahneleri geçiriyorum.Nasıl bir kendinden geçme arzusudur bu?
Yetmiyor,süre uzun,Emre Altuğ'un eski şarkılarını mırıldanıyorum ama birden aklıma yeni çıkardığı 'Yıldırım Gürses Şarkıları'albümü geliyor ve ÇAL KANUNUM ÇAL diye söylenen o muhteşem şarkıyı dinliyorum aklımda.
Bunca güzel şarkının içinde aklıma şu yemekteyizdeki yarışmacıların küstahlığı,terbiyesizliği geliyor;bunları yetiştiren okullara da saydırıyorum içimden.
Ne ara biz böyle olduk,ne ara?
AMOK KOŞUCUSU nedir bilir misiniz?
MR çektirirken tıpkı bir amok koşucusu gibi, aklınızdan geçen ve sağa sola çılgınca savrulan bir düşünce sarmalında dolaşıyorsunuz.
Ta ki,görevlinin sizi aletten çıkarmaya başladığını ve 'Hadi geçmiş olsun'deyişini duyup,gözlerinizi açtığınızda bittiği ana kadar.
Bu gidişatın hüküm sürdüğü bir ülkede,bundan daha iyi ne yaşanabilir sizce?
Eve dönerken aklımdan şunu geçiriyordum:'o yarışmacılar acaba kime oy veriyor?'
Bu kadar pespayeliğin,bu kadar alt kültürün getirisi yüksek çıta değildir herhalde?
Peki,nereye kadar sürecek daha bu durum?
Gözlerimi sımsıkı kapatıyorum ve aklımdan az önce okuduğum AMOK KOŞUCUSU'ndaki doktorun kadının peşinden çılgınca koştuğu sahneleri geçiriyorum.Nasıl bir kendinden geçme arzusudur bu?
Yetmiyor,süre uzun,Emre Altuğ'un eski şarkılarını mırıldanıyorum ama birden aklıma yeni çıkardığı 'Yıldırım Gürses Şarkıları'albümü geliyor ve ÇAL KANUNUM ÇAL diye söylenen o muhteşem şarkıyı dinliyorum aklımda.
Bunca güzel şarkının içinde aklıma şu yemekteyizdeki yarışmacıların küstahlığı,terbiyesizliği geliyor;bunları yetiştiren okullara da saydırıyorum içimden.
Ne ara biz böyle olduk,ne ara?
AMOK KOŞUCUSU nedir bilir misiniz?
MR çektirirken tıpkı bir amok koşucusu gibi, aklınızdan geçen ve sağa sola çılgınca savrulan bir düşünce sarmalında dolaşıyorsunuz.
Ta ki,görevlinin sizi aletten çıkarmaya başladığını ve 'Hadi geçmiş olsun'deyişini duyup,gözlerinizi açtığınızda bittiği ana kadar.
Bu gidişatın hüküm sürdüğü bir ülkede,bundan daha iyi ne yaşanabilir sizce?
Eve dönerken aklımdan şunu geçiriyordum:'o yarışmacılar acaba kime oy veriyor?'
Bu kadar pespayeliğin,bu kadar alt kültürün getirisi yüksek çıta değildir herhalde?
Peki,nereye kadar sürecek daha bu durum?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder