27 Ekim 2019 Pazar

Sabah,çok erken kalktım.
Önce,fırına ince tırnak ekmek siparişimi verdim,dönüşte alacağım.
Çiçek arandım,mevsim geçişte;bulamadım.Küçük küçük çiçekler,yeşil dallarla ablama gittim bugün.
Günün doğumunu izledim şaşırtıcı görüntülerle.
Mezarlığı gören bir tepeye,onca apartman neden dikilir ?
Balkona çıkıp,acı çeken insanları film gibi izler mi orda oturanlar?
Tamam!
Şehir büyüyor olabilir ama bulunan her yere de ev kondurulmaz ki!
İşin bir de maneviyatı var.
İnsan,deniz manzarası olsa tercih eder,göl kenarı tercih eder ama bütün şehir mezarlığını gören tepeden neden ev alır ki?
İnsanoğlunu anlamak cidden çok zor.
Ben,en çok kenar mahallerden geçmeyi severim. Orda bulurum hayatın izlerini.
İşte,bu nedenle ,evlerin önünden geçiyorum sırasıyla.
'Bana kalırsa,bana kal' diye eski bir duvara yazan genç bir ruhu okuyorum.
'Sana kalmadığında,birinde kalacak bir şekilde merak etme 'diye içimden geçiriyorum.
Bahçesine soğan eken adama 'Günaydın,kolay gelsin' diyorum,gülümsüyor 'Sağol sağol 'diyor.
Askerlerin önünden geçiyorum 'Günaydın' diyorum,' Günaydın Abla' diyorlar;
Bana ' Abla ' dediler ne hoş!
Kapılara bakıyorum en çok.Köhne bir evin kapısı boyanmış Fenerbahçe' nin renklerine.
Kesin,bir ergenin işi diyerek geçiyorum önünden.
Eski bir buzdolabının arka telinden penceresine koruma teli yapmış adamın biri.
Yaratıcı zeka diyeceğim ama daha çok çaresizlik gibi görünüyor.
Kış geliyor,artık soba kurma zamanı da yaklaşıyor.
Bir ev görüyorum,odunları boylarına göre dizmiş.
Bu,kesin bir kadın!
Annemi anımsıyorum.O da,odunları böyle dizerdi boylarına göre.
Oysa,hepsi sobaya girmeyecek miydi,gerekli miydi bu düzen?
Ama biliyorum ki;hayata karşı düzenli olmanın yolunu açan bir dizim işiydi bu.
Annemin yolu değil mi,bana bunları öğreten?
Evlerin önünden geçiyorum.
Kırık sandalyeleri hangi akılla böyle yapmışlar ki?
Ya,her geçtiğimde,önünden hiç eksilmeyen kabaklarıyla bu küçücük dükkan!
Lahanaları yıkamadan turşu kuran kadınlara bakıyorum da....
'Hiç böyle turşu kurulur mu ?' diyorum içimden.
Bir tablacı geçiyor önümden.Hala kaldı mı böyle işportacılar diye şaşırıyorum.
Bir dolu en ucuzundan etekler,pijamalar ve elbiseler var arabada.
Her malın bir alıcı var değil mi?
Gün böyle başlıyor bende.
Şimdi çalışma zamanı.
Atölyem beni bekler.
Üretmeden tüketmek,çalışmadan kazanmak var mı diyeceğim ama ,dünya bunlarla dolu değil mi zaten?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder