30 Ocak 2020 Perşembe

#Penceremden gökyüzüne....
Sabahın 6'sı.
Gökyüzü ,simsiyah bulutlarla kaplı. Gece boyunca yağmur yağdı.
Her yağmur sonrası toprağın kokusu yayılır ama hiç koku da gelmiyor.
Her yağmur sonrası güneş açar ; ama güneş de saklı bir yerlerde.
Üzerimize üzerimize kasvet yağdıranlardan siz de bıkmadınız mı hala?
Aydınlık yarınların habercisi güneşi özledim.
Gece uykudan önce Sovyet Devrimini okuyordum.
Bıkmadan, usanmadan, yılmadan, vazgeçilmeyen özgürlük mücadelesi...
Özgürlük.....
En değerli şey değil mi?
Dünyanın her yerinde, elde etmek için kan ve gözyaşı dökülen, canların yitip gittiği ama sonunda elde edilen özgürlük.....
Kurtuluş Savaşında, özgürleşmişiz, sonrasında tutsak.....
'Layığımız bu mu' diyeceğim? Elbette hayır ama gökyüzündeki simsiyah bulutlar gibi çöktüler memleketin üstüne.
Aydınlık bir güneş çıkacak çıkmasına da, her yerden kuşattılar güneşi.
Sıkıyorlar, geriyorlar, zorluyorlar ama ne yapsalar da, güneş eninde sonunda doğacak.
Dışarda, yine yağmur başladı, hava da buz gibi.
Bir de dolu yağıyor, camları döverek.
Okulun bahçesine, minik beyaz toplar düşüyor, yağmurla birlikte.
Doğanın,zamansız döngüsü bu.
Eğer, başınızı sokacak bir eviniz, sıcak bir yatağınız varsa, bu manzarayı izlemek çok güzel elbette ama ya şimdi Elazığ, Malatya, ilçeleri ve köylerinde olsaydık, bu yağmur bize bu kadar iyi gelir miydi?
Yağmurun yağmasının tek güzelliği, bütün pislikleri önüne katıp götürecek olması.
Fırına kadar gidip, sıcak bir ekmek almak ne iyi olurdu ama ıslanmak, bu aralar pek de iyi bir fikir değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder