22 Şubat 2019 Cuma

#İsmail Küçükkaya'ya bu sabah bir tweet gönderdim ve sabah haberlerinde okudu da nerden okudu?
Beni yalancılıkla suçlayanı mı arasınız,hakaret edeni mi....
Kötü söz sahibine aittir diyelim ve ülkemizde tarıma bir bakış;
Çukurova'yı,yalnızca çukurda bir ova sananlara ithafen.....
Ispanaklı Yaş Pasta yapıyorum kızıma,birden ıspanaklara gözüm takıldı.
Siz hiç,sofranıza gelen ıspanağın,turpun,pırasanın yolculuğunu bilir misiniz?
Toprağı seviyorum ve fırsatını bulunca tarlalara giderim,fotoğraf çekerim,köylülerle konuşurum.
Bizim ne köyümüz var ne de iki karış toprağımız ama köyleri dolaşmayı seviyorum.
Ispanaktan başlayalım olayı anlatmaya.
Bir dere kenarında,bir traktör gördüm,tepeleme ıspanak dolu ve bir adam suyun içinde ıspanak yıkıyor tek başına.
Yaklaştım ve sordum:'Neden,böyle kötü bir koşulda,üstelik de tek başınıza ıspanak yıkıyorsunuz?
Köylüden yanıt:Benim,az bi darlam var,daha fazlasını da icarlamaya gücüm yetmiyor.Benim,ameleye verecek param yok ki.Darladan dopladığım ıspanakları aha burdaki suda yıkıyom,öyle götürüyom satmaya.'
Turp...
Siz hiç,tarladan sofraya o turplar nasıl geliyor biliyor musunuz?
Bölge,ülkemizin turp ihtiyacının yüzde seksenini karşılıyor.
Sabahın karanlığında ve ayazında traktörlerle tarlaya taşınan ameleler elle çekme yöntemiyle turpu traktörlere yüklüyor.Bu turplar,buz gibi suyun içinde,kadın-erkek işçiler tarafından yıkanıyor.Sonra paketleniyor ve tırlara yüklenerek,hallerden dağıtılmak üzere yola çıkıyor.
Eğer,o yıl hava soğuk giderse çiftçi şanslı çünkü turp para eder ama sıcak geçerse,tıpkı geçen yıl gibi,torbası 5 lira olan turp,bu yıl 50 lira olur.
Peki,bu pazara,markete nasıl yansır?
Bir köyden geçiyorum,tarladan hiç turp toplanmamış.Sordum,aldığım yanıt:'Turp para etmedi.tarlaya yaptığım tohum,gübre,ilaç,işçi ve mazot parası,hasadı karşılamayacak.Ne yapayım sürmekten başka şansım mı var?
Çukurova'yı çıktım,yüksek köylere uzandım biraz da.tepelerde,engebeli arazilerde ayçiçekleri ekilmiş ama kapkara görünüyorlar ve hasat yapılmamış.Sordum.Aldığım yanıt:
'Devletten teşvik aldık ama mazot ve gübreye veriyor.Ürün iklim vs yüzünden verimsiz oldu.Buraya,biçerler de giremez.Elle hasat uzun sürer.Tarlaya verdiğimi,tarla bana geri vermiyor ki,
ne yapayım,hasat yapmadım.'
Bir ülkede TARIM POLİTİKASI YOKSA,ve çiftçinizi Cargıll ve İsrail'den aldığınız tohuma mecbur bırakırsanız,çiftçinizi böyle perişan edersiniz,halkın alım gücünü düşürür,ekmeğe muhtaç hale getirirsiniz.
Bu yazıda,sökülen zeytin ve nar bahçelerini,karpuzunu tarlada bırakan çiftçileri hiç yazmadım bile.
Nereye dönseniz,bir yanlışlık görüyorsunuz.
Tarımda,söz edecek öyle çok konu var ki....
İlgili kişi ve kurumlardan veriler alarak bu yazıyı yazdığımı da belirteyim.
Yani,Çukurova'yı,yalnızca Hatay,Ceyhan,Osmaniye ,Kozan,Kadirli gibi ovalık sananlara da gitsin bu yazı.
Çiftçilerimiz,Yeşilçam filmerindeki Hulusi Kentmen'in oynadığı pamuk tüccarı ağababa olmayı bırakalı çok oldu arkadaşlar.
Küçük çiftçi perişan.Adamın,tek geçim kaynağı 5-15 ...dönüm toprağı.Gücü,mazota mı,gübreye mi,ilaca mı,işçiye mi yetsin?
Tarlaların içinden geçiyorum,çiftçinin altındaki traktörler nasıl da eski görünüyor.Modelini üreten fabrika hala çalışıyor mu acaba?
TARIM POLİTİKASI yoksa,bir ülke var olamaz!
Tarımla ilgili yazıları yazmaya devam edeceğim.Sanmayın ki,konuyu burda kestim.
Elimde,iki tarım kitabı var.Tarımı ve çiftçiyi daha iyi anlamak için yoldur bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder