20 Mayıs 2020 Çarşamba

#Bu ülkede,bir gün umut besliyorsam,diğer gün bütün umudum bitiyor inanın.
Kayseri'de yaşanan şu olay,bana yakın zamanda yaşadığım bir olayı anımsattı.
Olay şu:
Kayseri’de, İstiklal Marşı okunurken, İngiltere bayrağına benzeyen havlusunu güneşte kurusun diye balkona asan İranlı genç, komşuların şikayeti üzerine gözaltına alınmış.
Bu sırada öfkeli komşular İranlının üzerine yürümüş ve balkonlardaki vatandaşlar da gözaltı işlemini alkışlamış.
Toplum,iyice zıvanadan çıktı.Bir insan,havlusunu yalnızca kurusun diye balkonuna asamaz mı?
Ayrıca,adam İranlı!
Hani,İngiliz vatandaşı olsa anlayacağım ama İranlıyken,ne diye İngiliz bayrağını ,üstelik de göstere göstere balona assın?
Hadi,bunları geçtim de,bu adamı gözaltına alan o polisler ve balkondan alkışlayanlara ne demeli?
Allah,akıl fikir versin bunlara.
Peki,ben ne yaşadım bu alkış konusunda derseniz....
Birkaç ay önce,bir toplantıdaydım.Bazı fabrikalara arıtma tesisi kurulmadan işletme ruhsatı verildiği için,bunlar da,bütün atıklarını suya boşaltınca, sular siyah akmaya başladı,ekolojik denge bozuldu,balıklar öldü,kurbağalar sustu,kuşlar azaldı,kaplumbağalar bile sayıca düştü ama fabrika susmadı. Köylüler,derelerin siyah akan suyunu videolarla topluma anlatmaya çalışınca,ben de bir doğa koruyanı olarak sorguladım elbette konuyu toplantıda.
Sen misin bunu söyleyen?
Sanki,derelerin siyah akması bir tek benim sorunum,sanki,onca börtü böcek,balık,kurbağa ve o sulardan beslenen bütün canlılar benim sorunum olmalıymış gibi hakaretvari üsluplarla konuşanı mı ararsınız,saygısız bir tonlamayla bana bağıranı mı ararsınız.
Tam o sırada,biri ayağa kalktı ve bana saygısızlık yapan kişiyi alkışlamaya başladı.
Sanmayın ki,protesto ediyordu.
Beni protesto etti ,kendinin de suyunu,toprağını korumaya kalktığım için.
Düşünebiliyor musunuz,beni protesto etti ve salonda bir anda çoğu kişi ona katıldı.
O kadar şaşırdım ki,bana yapılan bu rezil davranışlara ve söylemlere.
Toplantıyı terk ettim.
Çıkarken de şunu söyledim dışımdan:
Bu yaptıklarınızı kınıyorum ve anlıyorum ki,boşuna konuşuyorum sizinle.Sizlerle,aynı dili konuşmuyoruz.
Peki,içimden ne dedim:
Siz bu kafayla giderseniz,bu memleketin ne kirlenmeyen suyu kalır ne de kesilmeyen ağacı.
Beter olun demiyorum ama sizin yüzünüzden hepimiz yanacağız.
Lanet olsun,sizin fikrinize.Siyah akan o derelerden suyu çekip,tarlanı sen sulayacaksın.
Benim tarlam yok,bağım bahçem yok.
Beter olun!
Anladım ki;her ne yaparsanız yapın bu toplum için,istediğiniz kadar kendinizi paralayın doğayı korumak için,karşınızdaki anlamıyorsa,nafile bir çaba benimkisi.
Ege'deki köylüler kadar,Artvin'deki köylüler kadar olamadı Çukurova'nın çoğu köylüsü.
Boyunlarını büküp,başına gelecekleri bekliyorlar.
Daha fazla ne denir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder