2 Kasım 2018 Cuma

#Kars'a gelip de peynir almamak olmazdı elbette.
Kars Gravyeri, yıllanmış Kars Kaşarı, Kaz Ciğeri, Kaz Eti, Karakovan Balı....
Listeyi uzatıyorum ve fakat; yüzyıllık bir peynirciye girdim, ne de olsa ata-dede işidir ve işini dürüst yapıyordur. Adına leke sürdürür mü?
Kars Gravyeri dedim, kilosu 80 lira Kars Kaşarı dedim, kilosu 70 lira, e bari gelmişken bir kaz ciğeri ve kaz alayım dedim, 150 lira.
Zaten, kaz ciğeri de 10 gün sonra çıkacakmış.,yoktu.
Satıcıya dedim ki:Peynir poşetlerinin içine çeyrek altın koydunuz herhalde sürpriz olarak, yerken dişime gelsin diye;
'Yok abla vakumladım' dedi, espriyi sonra anladı ve güldük.🙂
Bu kadar peynire, bu parayı verince kendimi yolunmuş kaz gibi hissetmedim de değil. 😉
Baktım ki, sermayeyi Kars'ta bırakacağım, hem şimdi kazlara da yazık, azıcık daha yaşasınlar değil mi?😉
Kaz etini merak etmedim değil ama buradan ta Adana' ya bozulmadan götürme garantisi yokmuş, alamadığıma üzüldüm.
Ama işin aslı; koskoca Kars'ta Kaz eti bulamadım. Çünkü, kazların yağlanması henüz tamamlanmadığı için kazları henüz kesmiyorlarmış. Keşke, 10 gün sonra gelseydim. 😉
Bir daha yolum düşmeyecek bu bölgeye ama geldim, gördüm, gittim diyorum en azından. 🙂

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder