14 Ocak 2019 Pazartesi

#Bu yıl,Nergizlerin kokusunu ilk kez duydum.
Zaman ne çabuk geçiyor,Nergiz zamanı gelmiş yine.
Ne güzel bir çiçektir,bulunduğu ortamı mis gibi kokutan.
Meteoroloji,şiddetli yağmur var diyor.
Cama vuran incecik sesi duyuyorum,perdeyi aralıyor,sokağı seyrediyorum.
Usul usul yağıyor yağmur.Sokak lambanın ışığında gecenin karanlığını dinliyorum.
Artık ışıksız kalmış dostlarımızın evlerine takılıyor gözlerim.
Ana-Babalar ölünce evler de ölüyor aslında.
Nerde kaldı o güzel aydınlık yaşanan telaşlı günler?
Yağmur hızını artırdı bir anda.Cama vuran damlalar artık daha güçlü ses çıkarıyor.
Televizyonda müzik kanalı açık.Gözüm dışarda,kulağım müzikte.
İbrahim Tatlıses'in sesinden duyduğum bir şarkı çalıyor ekranda.
-Hayat bir çark dişinde herkes umut pesinde;
İhtiras ateşinde ben ne yananlar gördüm
Oh çekilmez yaraya kurşun düşmüş araya;
Tanrı diye paraya ben ne tapanlar gördüm.
Ahmet Selçuk İlkan şarkılarıymış ekranda çalan.'Bu şarkı da mı onunmuş? ' diyerek birbiri ardına şarkıları dinliyorum.
Ne kadar üretken biriymiş meğer.Her şarkı,çocukluğumdan bugüne kulağımda ç-alan melodiler.
Pencereden dışarıyı seyrediyorum,karşımda,üstünde birkaç yaprak kalmış dut ağacı var.
Yağmur hızlandı.Düşen damlalara bir yaprak daha dayanamıyor ve kopuyor dalından.
Aklıma,O'HENRY'nin Son Yaprak öyküsü geliyor.
Hani,insana yaşamaya dair umut yükleyen ve daldan düşmesine asla izin verilmeyen o ünlü yaprak var ya!
Dut ağacının bana bakan yönünde irice bir yaprak daha var.
Yağmur,artık iyice hızlandı.Bakalım,o yaprak ne kadar dayanacak bu şiddete?
Odaya dolan mis gibi Nergiz kokusu...
Üç-beş dal nasıl da baygın baygın bir kokuyla hayatımda bugün.
Bir gün daha gitti ömürden
Nergizler çıkmış meğer ve ben,bugün gördüm ilk kez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder