Bugün, daha güzel bir konu diyelim. Hayat, yeterince zor ve bunaltıcı biliyorsunuz.
Annem, nurlarda uyusun, çok yetenekli bir kadındı.
Annemin yapamadığı bir şey bilmiyorum. Çiçek konusunda da öyle.
Taşı dikse çiçek yetişirdi.
Ben, annem gibi asla olamam ama çiçek konusunda minicik bir yetenek kapmışım.
Malum, mevsim tam da nergiz mevsimi. Havada, mis gibi nergiz kokusu var.
Dönemlik kokular bunlar. Birkaç güne, ne nergiz kalır ne de kokusu.
Yıllardır, bu çiçeği uğraşırım uğraşırım yetiştiremem.
Saksıda yine ekili ama yok, bir türlü çiçek vermiyor ama eninde sonunda yetiştireceğim.
Bakalım,hangi bahara kalacak bu inatlaşmamız nergizle. 😉
Böyle söylenerek, bir ara sokakta yürüyorum, yıkık bir duvarın dibinde bu çiçeği gördüm.
Yapraklarına baktım, 'Bu nergiz değil mi?' diye mırıldanırken,' aaaaa valla nergiz bu'.
Yahu!
O kadar özene bezene bak, büyüt, besle; çiçek açsın diye gözünün içine bak, sana ihanet etsin ama kardeşi, yıkık bir duvarın dibinde çiçek açsın.....
Uzandım, çiçeklerini okşadım, kokladım.
Bir de,' çiçekle konuşun, sevin' der büyüklerimiz
Daha ne yapayım yani!
Nankör mü ne bizimkisi? 🙂
Uzandım, çiçeklerini okşadım, kokladım.
Bir de,' çiçekle konuşun, sevin' der büyüklerimiz
Daha ne yapayım yani!
Nankör mü ne bizimkisi? 🙂
Sahi!
En son ne zaman evdeki eşinize, annenize,sevgilinize, çocuğunuza bir tutam nergiz aldınız?
Almadınız mı yoksa?
Kadınlar çiçektir masalını geçin de, akşam eve giderken nergiz alın.
Önümüz 14 Şubat.
Güller var daha sırada çünkü. 😉
En son ne zaman evdeki eşinize, annenize,sevgilinize, çocuğunuza bir tutam nergiz aldınız?
Almadınız mı yoksa?
Kadınlar çiçektir masalını geçin de, akşam eve giderken nergiz alın.
Önümüz 14 Şubat.
Güller var daha sırada çünkü. 😉
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder