23 Aralık 2018 Pazar

#KAYBETTİĞİM TÜM CANLARIMA ÖZLEMLE....
8 yaşındaydım,düştüm ve kolumu kırdım.
O zamanlar,ortopedist pek bulunmazdı ve benim gibi kolu kırılanların gideceği adres kırık-çıkıkçıydı.
Uzun saçlarım vardı.Annem, her sabah okula gitmeden önce iki örgü yapardı ve beyaz kurdelalarımı bağlardı.
Siyah önlüklerimizi giydiğimiz bir dönemdi o yıllar.
Kolum kırılınca,her gün önlüğümü giy-çıkar zor oluyordu.Bu nedenle elbiseyle okula gidiyordum ve çok keyifliydi herkes siyah önlükle giderken benim renkli elbiselerimin olması.
Farklı olmanın çocuklukta getirdiği bir hazdı aslında.
Annem,benden küçük kardeşlerime koşturunca,benim saçlarımı örmeye vakti olmuyordu.
İşte,bu dönemde,abim devreye giriyordu.
Evimizin bahçesinde bir havuz vardı, hala da var.Abim,beni sandalyeye oturturdu.İki örgü yapamazdı ama saçlarımı özenle tarar ve tek örgü yaparak beni okula gönderirdi.
Öyle mutlu olurdum ki, o saatlerde.
Bir kere,saçlarım taranıyordu,okuluma eksiksiz gidiyordum çünkü annemin işi olsa bile,bana yardım eden bir abim vardı.
Aramızda çok yaş farkı yoktu aslında.Benim,en iyi dostumdu.
Fotoğrafa meraklıydı ve makinesini hep bana verirdi fotoğraflarını çekmem için.
Futbol maçı yapardık tüm kardeşlerimle; iki abim de bizi korur ve hiç gol atmazlardı kalemize.
İki abim ve babam......
Bugün,tam da vuruldukları gün.
Tıpkı,bugün gibi karanlık,soğuk ve yağmurlu bir gündü.
Yağmurun altında,ayakları çıplak annemle nereye koştuğumuzu bilmediğim o kabus gün bugün.
Abilerimin,babamın kanının ambulanstan akarak,yağmura karıştığını izlediğim o anlar.....
İnsanın canı,bu kadar kanar mı?
Kanıyor işte!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder