2 Nisan 2020 Perşembe

#Aralıklı,aralıksız,kafasına göre takılan bir yağmur yağıyor.
Grinin her tonu var havada.
Hiç sevmediğim bir renk skalası var gökyüzünde.
Sabah,kuşlara ekmek verdim,çayımı aldım ince belli bardakta ve bahçemize baktım uzun uzun.
Mevsim,bahara döndü aslında ama soğuk bir Nisan ayındayız.
Portakal,Turunç ağaçlarının başında çiçek tomurcukları belirmiş yenice.Birkaç güne kalmaz,hepsi patlar ve mis gibi portakal çiçeği kokusu sarar tüm Çukurova'yı.
Oysa,ne planlarımız vardı koronavirüs çıkmasaydı eğer.
Portakal Çiçeği Karnavalına gidecektik atölyedeki arkadaşlarımızla.
Sonrasında,Turunç Festivalini planlamıştık belediye başkanıyla ama hepsi hayal oldu bu yıl.
Neyse,seneye Turunç Ağaçları,daha bir gürleşir,o zaman yaparız artık;yeter ki,canımız sağolsun.
Ağaçlarımızı seyrettim hüzünle.Balkondan,elimi uzatsam dokunacağım dallarına.
Kan Portakalında çok çiçek var bu yıl.Ağaçlarda var-yok yılı vardır biliyorsunuz.
Bu yıl,verim yüksek olacak,öyle görünüyor.
Kahvemi yaptım,bugünkü planım ANTHONY BURGESS'in OTOMATİK PORTAKALI'nı okumak ama nedense pek içimden gelmiyor.
Haberleri her izlediğimde,siyasilerin tavrını her gördüğümde içimden geçenleri dışa vuramayınca canım çok sıkılıyor.
Sağlık Bakanı örneğin.
'Virüsün,bu kadar hızlı yayılacağını bilmiyordum' diyor ya!
Sanırsınız ki,kendisi,ülkenin Sağlık Bakanı,üstelik de bir doktor değil,sanki sıradan biri.
Başka ülkede olsa,derhal istifa eder ama bunlarda istifa diye bir mekanizma hiç çalışmadığı için gönül rahatlığıyla oturuyorlar koltuklarında.
İnsanlar ölüyor her gün ve rakamlar artarak endişe veriyor hepimize.
Bunların,'KANDIRILMA HİKAYELERİ'nin sonu gelmiyor ki,ülke refaha çıksın.
Virüse kanmak nedir?Tıp Mesleği ne işe yarıyor,bilim insanı olmak ne işe yarıyor Allah Aşkına?
Niye okurlar bu mesleği,eğer layıkıyla yapamıyorlarsa bilmem!
Tüm dünya ayağa kalkmış,tedbir üstüne tedbir alıyor ama koronavirüs bize uğramaz sanarak bir rehavet bir rehavet hepsinde.
Isparta'da,268 koronavirüs vak'asının 245'i,umreden gelenler ve bulaştırdıkları insanlar olacak ve insanları umreye gönderen gereksiz kurum Diyanet İşlerini hiç sorumlu tutmayacağız bunlardan öyle mi?
Can sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz.
Yok,öyle evde oturup,işe gitmek zorunda olanları,hastanelerde doktor ve tüm sağlık çalışanlarını görmeyip,şikayet eden şımarıklık değil benimkisi.Evde olmak da değil sorun,önümüzü görememenin belirsizliği, huzursuz eden şey.
Benim,sanatla dolu bir hayatım var.Gün gelir kitaplarıma gömülürüm,gün gelir resim- heykel yaparım,gün gelir zeytin bahçesine koşarım.
Hatta,yağmur bu kadar çok yağmasaydı,zeytin bahçesine gidip ot terapisi yapacaktım.
Nedir bu ot terapisi derseniz;
Canımı sıkan,her kim varsa,tepki de veremeyince,bahçedeki otları temizlerim ben.
Birkaç gündür de canımı sıkanlar var elbette.Karşılık veremiyorum ya ama içimden neler geçiyor neler?Burda yazmayayım,ayıp olmasın şimdi. 
İyi geliyor inanın,ot gibi yolmak bazılarını.Bu sayede,bahçede doğal,ilaçsız bakım yapıyorum.Bir taşla çok kuş vurmak yani benimkisi.
Ama dedim ya,yağmur çok,o halde,bugünü heykellerime ayırmak istiyorum.
Ver elini sanat.❤️

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder