1 Nisan 2020 Çarşamba

#Evde kalmanın iyi yanlarından biri de,kitap okuma sıklığının artması.
Son günlerde,işlerimin yoğunluğundan pek vakit bulamıyordum ama şimdi sanatsal çalışmalarımı yaparken,daha fazla kitap da okuyorum.
Bu aralar Zülfü Livaneli kitaplarına sardım diyebilirim.
Gençlik yıllarımızda,konserlerinde bağıra çağıra 'Karlı Kayın Ormanında,Leylim Ley,Yiğidim Aslanım' ve daha nice şarkılarını söylediğim usta müzisyeninin edebi yanını geç keşfettim de denebilir.
Birkaç kitabını okumuştum ama diğerlerini de büyük bir keyifle okuyorum.
Daha sırada,yeniden Stefan Zweig ki,beni en çok etkileyen yazarlardan biri, Nietzsche ve Anthony Burgess var.
Ne ara okuyacağım bunca kitabı bilmem ama dün başladığım,bugün bitirdiğim Zülfü Livaneli 'nin 'Kardeşimin Hikayesi' üstüne biraz yazayım.
Öncelikle,kapak fotoğrafını beğenmedim,konuya daha uygun bir görsel olabilirdi.İnsanı rahatsız eden bir kapak dizaynı olmuş.
Gerçi,kitap da,insanı yer yer rahatsız eden vurguda yazılmış.
Kitap,her zamanki Livaneli kitabı.Kurgusu,çok ustaca yapılmış.
Kitabı okurken,satır aralarında sanki Alfred Hitchcock filmini anımsatan yansımalar vardı.
Finali,her zamanki gibi çok etkileyiciydi.
Kitabı okurken,aslında gidişatından o finali bekliyorsunuz ama yine de okurken çok heyecan vericiydi doğrusu.
Konusu ise,aslında bir çoğumuzun yaşadığı,bilinçaltımıza gizlediğimiz arızalı hallerimizden birine sahip Ahmet-Mehmet isimli bir mühendis.
Ve hepimizin,bir gün kaçıp sığınak aramayı düşündüğümüz, sakin ve kendi içinde bir köy.
Kaçışlarımızın ,unutmaya çalıştığımız geçmişimizin izleri hep saklıdır ya bir yerlerde.
Psikolojik çözümlemeli,yer yer gerilimli bir kitap 'Kardeşimin Hikayesi.'
Okumanızı öneriyorum.
Böyle kitapları okuduğumda,yeteneğim olmadığına üzülüyorum doğrusu.
Çok iyi film çıkar bu kitaplardan.
Sahi!
Mutluluk kitabını okudunuz,filmini izlediniz değil mi?
Gerçekten, övgüyü hak eden bir yazar Zülfü Livaneli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder